Aşık Veysel'in 124. Doğumgünü anısına: Uzun ince bir YOL

Herkese merhaba;

Geçtiğimiz hafta Suzuki'nin doğumgününü kutladık. Suzuki eğitmen eğitimi kapsamında Avrupa Suzuki Birliği'nden keman öğretmenimiz Christophe Bossuat da Ankara'daydı. Yepyeni 10 Suzuki keman öğretmenimiz daha oldu. Eğitimini tamamlayıp Suzuki Öğretmeni olan arkadaşlarımı tebrik ediyorum :) Birlikte güzel yansımalar üreteceğimizi düşünüyorum :)

Ben bir Suzuki öğretmeni olarak doğal bir şekilde keman eğitimi çerçevesinde yazılar yazıyorum. Bu hafta ise uzak doğudan anadolu topraklarına dönelim ve bu hafta bir dengelenme haftası olsun özümüzle-gözümüz ve sözümüzün; iç ile dışın, zahir ile batın'ın; aydınlıkla karanlığın... Japonya'dan Sivas'ın Şarkışla'sına çevirelim gözlerimizi...

Bu hafta bloguma anadolu topraklarından yetişmiş bir büyük ozanı konuk etmeyi düşündüğümde yine harika bir tesadüfle karşılaştım! :) Bu hafta 25 Ekim büyük ozanımız Aşık Veysel Şatıroğlu'nun doğum günüymüş.Hatta ne mutlu ki Google, geçen yıl doğum gününde bir doodle ile bu büyük ozanı anmış. Bu haftanın konuğu da kendiliğinden belli oldu böylece. 


*Aşık Veysel Şatıroğlu, 25 Ekim 1884'te Sivas'da doğmuş. Ailesinin kendisinden önce doğan iki kızını kaybetmesine neden olan çiçek hastalığı, Aşık Veysel'i de vurmuş ve henüz yedi yaşında sol gözünü kaybetmiş. Sol gözünün ardından, geçirdiği bir kaza sonucu sağ gözünü de kaybeden Veysel, babasının hediye ettiği bir bağlama sayesinde, genç yaşlarında müzikle tanışmış. 

Aysel Gürmen'in kalemi, Saadet Ceylan'ın çizimleriyle Pan yayıncılık tarafından yayınlanan "Aşık Veysel: Uzun İnce Bir Yol" kitabı da işte tam bu sahne ile açılıyor. Veysel gözünü kaybettiği için artık dışarıda arkadaşları ile oynamayıp evde zaman geçirir. Babasının eve dönüşünü sabırsızlıkla bekler. Bir akşam babası ona tüm yaşamı boyunca arkadaşlık edecek ilk bağlamasını getirir. Veysel durmadan denemeler yapıp çalmaya çalışır. Ama herkesin yol gösterecek bir hami dosta ihtiyacı vardır. Kendi denemeleri sonuç vermeyip  iyice içine kapanmaya başlayınca çare bir öğretmen bulmak olur ve Veysel'in ilk öğretmeni, köylerinde iyi saz çalan Hüseyin Dayı olur. 



Sivas ve Şarkışla o dönemde saz çalan ozanların, aşıkların uğrak yeridir. Veysel bu aşıkları dinleme şansı bulur. Ama kendi çalışını bu ozanlarla kıyaslayıp mutsuz olur. Kendini hiç beğenmez, acımasızca eleştirir. Sazını duvara asar ve yine hayata küser. 

Sivas ve çevresi tam bir aşıklar diyarıdır. Farklı ilçelerden gelen aşıklar yıl içinde köyleri gezerek saz akşamları yaparlar. İşte Veysel'in de en büyük şansı budur. Günlerden bir gün Çamşıhlı Ali Ağa isminde bir saz ustası Şarkışla'ya gelir. Veysel'in onu çok dikkatli dinlediğini fark eder. Birlikte sohbet ederler. Aralarında güzel bir dostluk oluşur. Kış gelmesiyle birlikte Ali Ağa soğuk zamanları köyde geçirmeye kadar verir. Veysel ve Ali Ağa'nın birbirlerinden öğrenecek çok şeyleri vardır. Veysel Ali Ağa'dan saz çalmayı öğrenir. Ali Ağa ise Veysel'den görmeden yaşamanın nasıl olduğunu...

Uzun İnce bir Yol kitabı Aşık Veysel'in hikayesi üzerinden görmeden yaşamın nasıl olduğunu, engeller ve engelleri aşmayı anlatıyor. Engellere ilişkin bakış açılarının son zamanlarda değişmeye başladığını görmek oldukça sevindirici. 

Daha önceki yazılarımdan birinde kolunun olmamasını bir engel olarak görmeyen Manami Ito'nun hikayesini sizlerle paylaşmıştım. Birçok kişi için hayattan vazgeçmek demek olan bir durumu müthiş bir güçle aşması ilhamların en büyüğüydü. Yavaş yavaş insan olarak her birimizin bu dünyada eşsiz olduğunu anlamaya ve şimdiye kadar özür ya da engel olarak nitelendirilen şeylerin aslında herkesin biricikliğinden kaynaklandığını görmeye başlıyoruz.
Ne güzeldir ki bunun için çalışan birçok güzel insan var. Sizi bu konuda çalışan birkaç organizasyondan bahsetmek istiyorum. 

1. Turkcell Dialog Müzesi

Bu müze İstanbul'da "öğrenmenin yolu karşılaşmaktan geçer!" sloganı ile kurulmuş. Şimdilik "Karanlıkta Diyalog " ve "Sessizlikte Dialog" olmak üzere iki farklı deneyim sunuyor ziyaretçilerine. Görme ve İşitme Engelli bireylerin yaşamlarını deneyimlemeniz için etkinlik ve parkurlar hazırlanmış. Tamamen karanlık bir ortamda elinizde baston ile kısa bir İstanbul gezisi yapabilir, işitme duyunuzu %80 azaltan kulaklıkları takıp sessiz bir ortamda iletişim kurmaya çalışabilirsiniz. Cafe'de sipariş vermek için işaret dili öğrenebilirsiniz. 

Aşık Veysel gibi karanlığın içindeki ışığı hissedebilirsiniz. 

2.  Engelsiz Film Festivali 

Bir konu hakkında farkındalık, bilgi ve deneyim sahibi olmak ancak hoşgörüyü ve kabullenmeyi getirir. Engelli bireylerin yaşadıklarını anlatan film ve söyleşilerin bulunduğu Engelsiz Film Festivali geçtiğimiz hafta Ankara'daydı. Festival kapsamında dünyada tekerlekli sandalyede buz dansı yapan tek kişi Maxim Kiselev ile buz dansı yapabileceğiniz bir sanal gerçeklik deneyimi de bulunuyordu. Diğer sanal gerçeklik uygulamaları için festival sitesine bir göz atabilirsiniz. Kaçırdıysanız da önümüzdeki yıllarda bu farkındalık arttıkça daha çok böyle festivaller olacağını düşünüyorum. 

3. Nurten Anne Çocuk Şarkıları Yarışması

Afyonkarahisar Üniversitesi her yıl Nurten Anne Çocuk Şarkıları Yarışması düzenliyor. Yarışmanın bu yılki teması ise "Engelsiz Bir Dünya". Eğer siz de çocuk şarkıları ile bu farkındalığa katkıda bulunmak isterseniz son başvuru tarihi 28  Şubat 2018. 


Şimdi tekrar Aşık Veysel'in yaşadığı döneme dönelim... O dönemde engelleri aşmanın şimdikinden daha zor olduğu aşikar. Yeterli doktor yok, para yok, pul yok. Ama tüm yoklukların içinde muhteşem bir kalp var. Öyle ki hem gönlünün ışığını saçan hem de bu ışığı Köy Enstitülerinde öğretmenlik yaparak yüzlerce çocuğa ulaştıran bir kalp... Aşık Veysel, köy Enstitüleri’nin kurulmasıyla birlikte Ahmet Kutsi Tecer’in katkılarıyla, sırasıyla Arifiye, Hasanoğlan, Çifteler, Kastamonu, Yıldızeli ve Akpınar Köy Enstitüleri’nde saz öğretmenliği yapıyor. Siz de Aşık Veysel'in öğretmenlik izlerini sürmek isterseniz Hasanoğlan Köy Enstitüsü binası hala ayaktayken ziyaret edebilirsiniz...

Eğer bir gün sizin de yolunuz Sivas'a düşerse Şarkışla'da Aşık Veysel'in bugün müze olan evini ziyaret edebilirsiniz.

Aşık Veysel'in güzel bir fotoğrafını ararken aşağıdaki fotoğrafı bu hafta dünyadan uğurladığımız sanatçımız Ara Güler'in çekmiş olduğunu öğrendim. Bu vesileyle Ara Güler'i de anma şansım oldu... 

Ara Güler'in objektifinden Aşık Veysel



Bu güzel insanlar iyi ki var olmuşlar. İyi ki doğmuşlar! Sonraki nesillere muhteşem eserler bırakmışlar. Sıra bizde ;)

Herkese bilgi, deneyim, farkındalık ve tabiki oyun dolu güzel bir hafta diliyorum. 



*Aşık Veysel'in hayatı ile ilgili daha detaylı bir yazıya buradaki linkten ulaşabilirsiniz. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çok ÖZEL bir Hediye: Ses Dalgaları ile Sanat

Kemanda Akort Sistemleri ve Küresel Frekans Isınması

Prof. Şeyda Çilden'i Emekliliğe Uğurladık