Pes Etmek ya da Etmemek- Kemanın Dansı
Herkese karlı bir Ankara gününden merhaba.
Geçtiğimiz hafta yazmayı planladığım yazı Ceren'in kaybından dolayı bu haftaya ertelendi. Geçen hafta ben de çok ilginç bir deneyim yaşamış oldum blog ile ilgili. Bazen blog yazılarımı ben mi yazıyorum yoksa bu yazılar mı beni ele geçirdi tam olarak emin olamıyorum. Aslında geçen haftanın ilk giriş kısmında tam olarak müzik bölümlerindeki çalgı sınavları ve bu sınavlarda isteseniz de kopya çekemeyeceğinizden bahsederken konu kopya nedeniyle katledilen Ceren'e yönlendi...Aslında çalgı sınavları ve yarışmaları ile ilgili karşıma çıkan çok güzel bir çocuk kitabından bahsetmek istiyordum...
Bu hafta incelediğim kitabın adı Kemanın Dansı. Kathy Stinson'un hikayesi, Dusan Petricic'in resimler ve Sumru Ağıryürüyen'in çevirisi ile Kuraldışı yayınlarının bastığı bir kitap Kemanın Dansı.
Kitapta beni ilk çeken hem ismi hem de kapak görseli oldu. Kapakta küçük bir kemancı gözlerini kapatmış büyük bir coşku ile çalarken etrafında rengarenk çizgiler sanki bir rüzgar oluşturuyor. Peki kim bu küçük kemancı acaba?
Kemanın Dansı hepimizin yakından bildiği ünlü kemancı Joshua Bell'in çocukluğundan bir kesit anlatıyor. İlk sayfalarda Joshua'nın kemana başlamadan önce ses ve ritmlerle ilişkisini görüyoruz.
Müzik hepimizin içinde var. Her zaman bir çalgı olmasına da gerek yok aslında. Mikser, tencere, tava, tarak, boru, kapı, lastik Joshua için mükemmel müzik yapma araçları! Biz de daha önce Limon Ağacının Şarkısı yazısında farklı ses kaynaklarını denemiştik. Joshua'nın yaşamında bu öyle bir hale gelmiş ki anne-babası ona daha farklı ses üretme imkanları veren bir keman almışlar..
Burada keman alındıktan sonraki ilk sayfa muhteşem bir alt yazıya sahip bence :)
Şöyle ki:
En soldaki resimde Joshua yay kullanmadan telleri parmağı ile çekerek bizim pizzicato dediğimiz teknikle çalıyor. Kemana ilk başlangıçta pizzicato tekniği sık kullanılır. Temel duruş tutuşun ve parmakların yerlerinin öğrenilmesinde çok önemlidir. Bu teknikte ses çok yüksek çıkmaz. Bu yüzden uzaktaki sönük bir yıldız gibi sesiniz de çok uzaklarda duyulmaz.
Ortadaki resimde Joshua'nın ilk kez yay ile yaptığı demeleri görüyoruz. Yay ile çalmaya başlandığında ses de pizzicatoya göre daha yüksek çıkar. Sanırım biraz da bu nedenle ortadaki yıldız daha parlak çizilmiş. Biraz kemana ilgi duymuş kişiler bilirler kemanda ilk başlarda güzel tınılı bir ses çıkarmak için çok çalışmak gerekir. Ortadaki resimde de Joshua'nın yüz ifadece biraz daha çabaladığını gösteriyor. En parlak yıldızın olduğu sağ tarafta ise Joshua artık daha keyifli, daha meraklı görünüyor.
Bu resimden Joshua'nın ilk çaldığı parçayı da tahmin edebiliriz ;) Twinkle Twinkle Little Star! Parla küçük yıldız! Bu parça Suzuki metodunun da ilk parçasıdır! Suzuki de aynı bu kitaptaki gibi giderek çocuklardaki merakı ve zevki yükseltecek aşamalı yöntemi ile yıldızları parlatmaya çalışmış :)
Joshua da kemanda sadece yıldızları parlatmaz aynı zamanda eserleri çalışırken zihninde hikayeler ve dansçılar da canlandır. Daha önceki bir yazıda size yüksek performans için düşünce ve duygularımızı denetleyebileceğimiz oyunlardan bahsetmiştim. İşte Joshua henüz çocukken bu oyunları kendiliğinden oynar.
Durum böyle olunca her yetenekli kişinin yaptığı gibi Joshua kendini geliştirecek fırsatlar görmeye başlar. Bu fırsatlardan ilki Kalamazoo'daki bir keman yarışmasına katılmaktır. Öğretmeni henüz seviyesinin yeterli olmadığını söylemesine rağmen bu yarışmaya katılmakta ısrar eder. Hatta eseri bile seçmiştir!
"Bir ayı dansçıların peşine düşüyor. Bir Ayı! Sonra dansçıları götüren gemi denizin ortasında kayboluyor. Bu parçayı mutlaka öğrenmeliyim!"
Bu hangi eser sizce?
Siz biraz düşünürken hikayemize devam edelim.
Bu yüksek motivasyon karşısında öğretmeni dayanamaz ve "Peki, başlayalım bakalım Joshua!" der. Kısa zamanda büyük bir çaba ile çalışmalar başlar. Eser o kadar zordur ki Joshua'nın kolları ağrır ama yine de durmaz. Sürekli hızlı çalmak ister ama önce yavaş çalışmayı da öğrenmesi gerekir. Metronom ile uzun zaman çalışır. Gece rüyasında bile bu muhteşem eseri çalışmaktadır.
Sonunda yarışma günü gelip çatar. Joshua kemanın telleri kadar gergindir ve heyecanlıdır. Sırasını beklerken heyecanı iyice artar. İsmi okunur ve Joshua sahneye çıkar. Muhteşem eserini çalmaya başlar. Önce belli belirsiz hatalar yapmaya başlar. Sonra hikayesindeki dansçı şap diye yere düşer ve Joshua çalmayı bırakır! Bu sırada kendi ile bir savaş içindedir.
Joshua kendini toparlar ve yeniden denemek istediğini söyler! Zihnindeki dansçılar tekrar dans etmeye, etrafında dönmeye başlarlar. Joshua kendini bu dansın akışına bırakır ve en güzel performanslarından birini sergiler. Yarışmayı üçüncü olarak kazanır! Bu güzel bir kariyerin de başlangıcı olur.
Kitabın sonunda biz işi performans sergilemek olan kişiler için Joshua'nın güzel bir mesajı var. Herkes gibi Joshua da sahnede hata yapıyor. O zaman, mükemmel çalmaya çalışmak yerine, müziğe olan sevgisini aklına getirdiğinde her zamankinden iyi çaldığı o günü hatırlıyor.
İnternette gezinirken Joshua'nın 11 yaşında zihninde canlandırdığı bu performansın yıllar sonra gerçeğe dönüştüğüne tanık oldum. Bu kısa videoyu sizinle paylaşmak istiyorum.
Ve evet! Bu video ile Joshua'nın yarışmada çaldığı eseri de size söylemiş oldum :) Lalo İspanyol Senfonisi!
Joshua Bell çocukluğundan itibaren müzikle iç içe oldu ve birçok albüm, konser ve turne yaptı. Bunlar ortalama bir keman sanatçısının da yaptığı şeyler. Bell'in adı 9 Ocak 2007'de bir sosyal deney ile duyuldu. Bell, bir metro istasyonunda muhteşem müziğini çalmış ama birkaç kişi ve bir çocuktan başka hiç kimse onu dinlemek için durmamıştı bile! Bu deney, haberlere yazılara konu oldu. Bu deneyi ve sonuçlarını felsefi yaklaşımla açıklayan harika bir video paylaşarak bu haftaki yazımı noktalıyorum.
Her zaman başarısızlık olur. İnsan motivasyonu, yaşama bağlılığı ve düşünce gücü ile pes etmeden hayat oyununu sürdürebilir. Çevrede bu ilhamı sağlayacak büyük ustaların olması paha biçilemez...
Herkese oyun dolu bir hafta diliyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder
Katkınız için teşekkürler :)