Yetişkinler de OYUN Oynar!- Müziğin İçsel Oyunları
Herkese merhaba,
Kendine güvenini sağlama işi çok erken yaşlarda başlar. Gerçek bir özgüvene ulaşmak için, benllik 1 ile benlik 2, “anlatıcı (teller)” ve “yapıcı (doer)” arasında güvene sahip olmanız gerekir. Benlik 1, Benlik 2'nin gerçek yeteneklerinden habersiz olduğu sürece, ona güvensizlik gösterecektir.
Belirlediğiniz alana her gün gidin. Son yarışmayı / seçmeleri ya da konseri hatırlayın ve / veya bir sonrakinin nasıl muhteşem olacağını düşünün. Son çalışmada neler yaptığınızı düşünün. Bir sonraki için çalışma planınızı yapın. Son dersini gözden geçir. Bu çalışma çok uzun sürmemelidir. Başlangıçta sadece 3 dakika bile yeterli olabilir. Zihniniz başka konulara dağılmaya başladığında kısa bir mola verip tekrar konsantre olmayı deneyebilirsiniz.
Geçtiğimiz hafta Suzuki metodunun yetişkinler için de kullanılıp kullanılamayacağını tartışmış ve çocuklar ile yetişkinlerin öğrenme süreçlerindeki farklılıklardan bahsetmiştik. En büyük farklılıklardan biri de çocukların özgür bir şekilde oyun oynarken yetişkinlerin zihinlerinin kaygı ve performansa ilişkin kaygılar ile dolu olmasıydı.
Performans kaygısı konusunda çalışan birçok müzik ve psikoloji araştırmacısı var. Yapılan projeler bir simülasyon ortamı yaratarak performans kaygısının üstesinden gelmeye yardımcı oluyor. Ancak her durumda kaygıyı yenmek öncelikle insanın kendi azim ve kararlılığı ile ilgili... Bu kararlılık da düşüncelerin zihinde doğru organize edilmesi ve yönlendirilmesinden kaynaklanıyor.
Düşünce organizasyonu ve yönlendirmesi deyince çok ciddi kavramlar gibi geliyor kulağa. Her şeyde olduğu gibi bunu da bir oyuna dönüştürmek mümkün. Hem de her an her ortamda oynayabileceğiniz eğlenceli oyunlara! :)
Bu içsel oyunlar ilk olarak spor psikolojisi alanında yazıya dökülmeye başlanmış. Timothy Galway'in "Inner game of Tennis" (Teniste içsel Oyunlar) kitabında bir tenis oyuncusunun daha yüksek performans elde edebilmek için oluşturduğu oyunlar anlatılıyor. Bu kitabın dikkat çekici başarısı bu içsel oyunların farklı alanlara da aktarılmasına yol açmış. Inner Game of Golf (Golfün İçsel Oyunları), Inner game of Stress (Stresin İçsel Oyunları), Inner Game of Work (Çalışmanın İçsel Oyunları), Inner Game of Selling (Satış Yapmanın İçsel Oyunları), Inner Game of Chess (Satrancın İçsel Oyunları) bu uyarlamalardan birkaçı...
Tabi müzik de bir performans alanı olduğu için Cincinnati Senfoni Orkestrası kontrbas sanatçısı Berry Green, Timothy Galway ile çalışarak içsel oyunları müziğe aktarmış ve Inner Game of Music adıyla yayınlamış. Ne mutlu ki bu kitap 2015 yılında Prof. Belir Tecimer'in çevirisiyle Türkçe'ye kazandırıldı.
Müziğin içsel oyunları kitabı özellikle öğrencilere ve yetişkinlere farklı bakış açıları sunuyor ve güzel oyunlar öneriyor. Kitaptan fark yaratan kısımları sizlerle paylaşmak istiyorum.
1. Sakin zihin durumuna geçmek
Her oyun iki bölümden, bir dış ve bir iç oyundan oluşmaktadır. Dış oyun, bir takım rakiplere karşı oynanır. İç oyun, oyuncunun zihninde gerçekleşir. Burada engeller genellikle sinirler, kendinden şüphe ve uzlaşmadır. Sıklıkla neden bir gün bu kadar kötü çaldığımızı bir diğer gün çok iyi çaldığımızı merak ediyoruz. Önceden defalarca iyi çaldığımız bir parçayı seyircilerin önünde neden çalamadığımızı sorguluyoruz.
Başarılı olmanın anahtarı, sadece arkanızda bıraktığınız çalışma saatlerinin miktarında değil, aynı zamanda içsel oyunda ustalaşma, rahat konsantrasyon sanatını kontrol etme ve özgüven için gerçek bir temel keşfetme yeteneğinizle de ilgilidir. Başarının anahtarlarından biri, çok fazla uğraşmamaktır. Hepimiz kendiliğinden bir performans hedeflemek isteriz, ki bu sadece sakin zihin ve bedenin bir arada olması ile mümkündür. Bu zihni oluşturmak için kişinin kendine güvenmesi gerekiyor. Ama nasıl?
En yüksek seviyede yoğunlaştığınız zaman, ne kadar iyi yaptığınız, bir notayı nasıl kaçırdığınızı ya da bir sonraki seferin iyi olup olmayacağına dair hiçbir düşünce yoktur. Performans sadece akar. Bu yoğunlaşma halindeyken, gerçekten oyuna girersiniz ve sahnede müzik yapmanın ve performansın tadını çıkartabilirsiniz. Enstrümanla, kendinizle ve müzikle bir olursunuz.
Müziğin içsel oyunları kitabında iki “İçsel benlik” ten bahsedilir. Benlik 1, “anlatıcı (teller)” dır. ve Benlik 2, “yapan (doer)” dır. Sakin zihne ulaşmanın en büyük anahtarlarından biri, Benlik 1'in Benlik 2'ye güvenmesini sağlamaktır.
Sakin zihne ulaşmanın bir başka anahtarı da yargılamadan çalmayı öğrenmektir. Bu zorludur çünkü pratik zamanımızın çoğunu performansımızı eleştirmekle geçiririz. "Nasıl daha iyi oluruz?" "Neyi yanlış yapıyoruz?" bu sorular uçuşur zihnimizde. Sakin bir zihin için öncelikle bu eleştiri sesini değiştirebilmeliyiz.
Sahnede başka bir ruh haline girmek istiyoruz, o zaman odada çalışırken de bu ruh halini pratik yapmamız gereklidir. Bir konsere hazırlanırken öğretmenler performanstaki detaylar üzerinde yoğun çalışırlar. Ancak sahneye girmeden önce sık sık şöyle derler: “Şimdi söylediğim her şeyi unut ve çal!”
Bir konsere, seçmelere ya da yarışmaya yaklaştığınızda, parçalarınızı nasıl olursa olsun diyerek yargılamadan çalın. Hangi kısımların başarısız olduğuna odaklanmayın sadece zihninizin sakinliğine odaklanın. Çalışırken çoğu zaman sadece teknik kısma odaklanıp zihnimizin ihtiyaçlarını görmezden geliriz, ki bu da en önemlisidir.Karşınızda bir konser durumu, seyirci veya jüri olduğunu hayal edin ve bu durumda zihninizi eğitin. Her gün düzenli olarak bu alıştırmayı yapın!
Ünlü bir Zen ustası olan Suzuki, (Suzuki her yerde :) ego-aklın bu gibi etkilerini şöyle anlatıyor: “ Yansıtma, kavramsallaştırma ve hesaplama yapmak içsel bilincin kaybına ve ego düşüncelerinin yükselmesine yol açar. Ok düz bir şekilde gitmiyor diye hedefin doğru yerde olmadığını söyleyemeyiz. Fazla zihinde olmak ve hesaplama yapmak yanlış yapma olasılığını da arttırır. İnsan düşünen bir varlıktır ancak büyük eserler, hesaplama ve düşünmenin yerini sakin zihne bıraktığında ortaya çıkar."
Başarının anahtarı, dikkatinizin yüzde yüzünü ifadeye yönlendirmektir. Konserde veya bir kayıtta "teknik kurallar" konusunda endişelenmenize gerek yok. Düşüneceğiniz tek şey bu izleyici kitlesine müzikle ne söylemek istediğinize odaklanmaktır. Bunu yönetirseniz, tekniğinizin nasıl gelişeceğini, sesinizin ne kadar özgür olduğunu görünce şaşıracaksınız.
Yargılayıcı Zihin
Yargısal akıl oldukça karmaşıktır. “Sen kendinin en iyi eleştirmenisin!” ve “Düşündüğün kişi ol” gibi ifadeler iyi bilinir. Çoğumuz olumsuz düşüncenin bizi fazla uzağa götürmediğini ve bizi geri aldığını biliyoruz. Peki ya olumlu düşünce?
Sessiz ve sakin bir aklın olduğu bir perspektiften bakıldığında, olumlu düşünme, negatif düşünce kadar önemli olabilir. Peki neden? Övgüler de yargısal zihni meşgul eder. İltifatlar ya da eleştiri olur olmaz benlik 1 yani ego-akıl harekete geçmeye başlar.
Sessiz ve sakin bir aklın olduğu bir perspektiften bakıldığında, olumlu düşünme, negatif düşünce kadar önemli olabilir. Peki neden? Övgüler de yargısal zihni meşgul eder. İltifatlar ya da eleştiri olur olmaz benlik 1 yani ego-akıl harekete geçmeye başlar.
Kendine güvenini sağlama işi çok erken yaşlarda başlar. Gerçek bir özgüvene ulaşmak için, benllik 1 ile benlik 2, “anlatıcı (teller)” ve “yapıcı (doer)” arasında güvene sahip olmanız gerekir. Benlik 1, Benlik 2'nin gerçek yeteneklerinden habersiz olduğu sürece, ona güvensizlik gösterecektir.
Başlangıç İçin 2 Adım
Benlik 2'ye erişmek ve onun yeteneklerini tanımak için ilk adım, en az 30 dakika boyunca rahatsız edilmeyeceğiniz ve kendinizi rahat hissettiğiniz, kendi «alan »ınızı bulmak olabilir. Bu «alan», sadece zihinsel antrenman yaptığınız zaman kullanacaksınız. Bu alan bulunduğunuz yerdeki zaman, düşünceleriniz ve imgeleriniz üzerinde daha fazla kontrol sahibi olmanıza yardımcı olmak için belirlenir. Böylece en yüksek performans için içsel oyun oynayabileceğiniz bir yuvanız olur. Bu alanda imgeleme bir temel teknik olarak kullanılır. İmgeler, geçmiş geçmiş olaylar veya tamamen aklınızda oluşturduğunuz etkinlikler etrafında oluşturulabilir. Amaç, bu imgeleri olabildiğince zengin ve yoğun hale getirmektir.Belirlediğiniz alana her gün gidin. Son yarışmayı / seçmeleri ya da konseri hatırlayın ve / veya bir sonrakinin nasıl muhteşem olacağını düşünün. Son çalışmada neler yaptığınızı düşünün. Bir sonraki için çalışma planınızı yapın. Son dersini gözden geçir. Bu çalışma çok uzun sürmemelidir. Başlangıçta sadece 3 dakika bile yeterli olabilir. Zihniniz başka konulara dağılmaya başladığında kısa bir mola verip tekrar konsantre olmayı deneyebilirsiniz.
İkinci adım ise Günlük Etkinlik Günlüğü tutmaktır. Bir günlük tutmak süreç içindeki gelişimimizi görmeyi sağlar. Zamanla eylemlerimiz arasındaki örüntüyü görmeye başlarız. Bu müzik yaşamlarımız için de geçerlidir. Bir Günlük Etkinlik Günlüğü, hem günü değerlendirmenizi hem de bir sonraki adım için hazırlanmanızı sağlayacak.
Kitapta çalgı çalışırken uygulayabileceğiniz teknikler ve planlanmış oyunlar bulunuyor. Benlik1 ve 2 ile sakin zihin kavramlarını bir kez anlamaya başlayınca bu oyunları oynamak çok daha keyifli ve yararlı hale geliyor. Merak edenler oyunlara kitaptan ulaşabilirler.
İmgeleme ve zihinsel hazırlık yöntemleri ile ilgili daha geniş bir araştırma için benim doktora tezime de göz atabilirsiniz :)
Bugün aynı zamanda en uzun geceyi yaşıyoruz. Karanlıkta biraz zihin karışıklığından uzaklaşıp sakinleşeceğimiz, güzel müzikler, hikayeler ve oyunlarla geçireceğimiz güzel bir hafta diliyorum...
Kitapta çalgı çalışırken uygulayabileceğiniz teknikler ve planlanmış oyunlar bulunuyor. Benlik1 ve 2 ile sakin zihin kavramlarını bir kez anlamaya başlayınca bu oyunları oynamak çok daha keyifli ve yararlı hale geliyor. Merak edenler oyunlara kitaptan ulaşabilirler.
İmgeleme ve zihinsel hazırlık yöntemleri ile ilgili daha geniş bir araştırma için benim doktora tezime de göz atabilirsiniz :)
Bugün aynı zamanda en uzun geceyi yaşıyoruz. Karanlıkta biraz zihin karışıklığından uzaklaşıp sakinleşeceğimiz, güzel müzikler, hikayeler ve oyunlarla geçireceğimiz güzel bir hafta diliyorum...
Yorumlar
Yorum Gönder
Katkınız için teşekkürler :)