Eğitimde Şiddet: Ceren'ler nasıl kurtulur?
Tüm yurtta soğuk havalar sürerken üniversitelerde sınav telaşı ile kıpkırmızı olan öğrencilerle dolu bir haftadan herkese merhaba!
Bizim işimiz paylaşmak... Önce sevgiyi, sonra bilgiyi... İnsan neden yeni şeyler öğrenir? neden bir çalgı çalar? Bilgisini, müziğini paylaşmadıktan sonra ne kadar gelişebilir? Müziğimizi paylaştığımız kişiler kimi zaman uzmanlar olur, kimi zaman ailemiz ya da okuldaki öğrencilerimiz... Kimi zaman kötü notalar çıkar başarısız oluruz. Kimi zaman ise beklemediğimiz halde güzel tınılar oluştururuz... Hepsi yaşamın içinde vardır...
İster öğrenci olun ister öğretmen sınav haftaları herkes için zorlayıcıdır. Öğrenciler tüm yıl boyunca öğrendiklerinin hesabını verirken öğretmenler ise uyguladıkları yöntem ve tekniklerin, öğrettikleri konuların ne kadar başarılı olduğu ile ilgili bir değerlendirme yaparlar. Eğitim bir sistemdir ve süreç kadar değerlendirme de çooook önemlidir.
Yazılı, sözlü ya da test ile olan sınavların aksine, çalgı gibi performansa dayalı alanlarda sınavlar da bir başka olur. Mesela performans sınavlarında isteseniz de KOPYA ÇEKEMEZSİNİZ! Notalar önünüzde açık bir şekilde durur. Sizin o notalara nasıl hayat verdiğiniz değerlendirilir...
Geçtiğimiz hafta benim de geçmişte kısa bir süre birlikte keman çalıştığım Araştırma Görevlisi Ceren DAMAR, kopya çeken öğrencisini yakaladı diye vahşice öldürüldü.
Herkes bunu yapan öğrenciyi, aileleri, toplumu suçladı... Konuyu psikolojik, sosyolojik, kriminal taraflarda irdeleyen birçok yazı yazıldı.Bir daha böyle bir olay yaşamamak için enine boyuna bu durumu analiz etmek ve çözüm üretmek ihtiyacı artık göz ardı edilemez. Biz de aynayı kendi eğitim sistemimize çevirelim ve öğrencilerin kopya çekmeye ihtiyaç duymayacağı bir sistemi nasıl kurabileceğimize bakalım:
Herkes bunu yapan öğrenciyi, aileleri, toplumu suçladı... Konuyu psikolojik, sosyolojik, kriminal taraflarda irdeleyen birçok yazı yazıldı.Bir daha böyle bir olay yaşamamak için enine boyuna bu durumu analiz etmek ve çözüm üretmek ihtiyacı artık göz ardı edilemez. Biz de aynayı kendi eğitim sistemimize çevirelim ve öğrencilerin kopya çekmeye ihtiyaç duymayacağı bir sistemi nasıl kurabileceğimize bakalım:
Mesleğim gereği sınav haftalarında sadece çalgı sınavlarına değil diğer bölümlerde yapılan sınavlara da gözetmen olarak katılıyorum. Sınavlar genellikle test usulü ile yapılıyor. Soru tipleri yoğunlukla bilgiye dayanıyor. Bilgiyi öğrenmek, konuyu kavramak bu sınavlardan geçmek için çoğu zaman yeterli oluyor. Bu bilginin nasıl bir beceri haline dönüşeceği, bu bilgiyi kullanarak nasıl farklı analiz ve sentezlerin yapılacağı, günlük hayatta bu bilginin nerede kullanılacağı ya da bu bilgiyi kullanarak nasıl harika denemeler yapılacağı ile ilgili sorular oldukça nadir karşıma çıkıyor.
Eğitim bilimleri öğrencilerine ilk öğretilen bilgilerden biri Bloom'un öğrenme sınıflamasıdır. Burada öğrenme çeşitli basamaklara ayrılır. Bilgi alma, kavrama, uygulama, analiz, sentez ve değerlendirme en temel basamaklar olarak gösterilir.
Yukarıda çizilen tabloya göre biz Türkiye'de 5 basamaklı bir tablonun 2. basamağında bir öğretim yürütüyoruz. Bu görüşü uluslararası düzeyde yapılan PİSA sınav sonuçları da teyit ediyor. Uzmanlar Türkiye'nin bilgi ve kavrama düzeylerindeki sorularda daha yüksek puan aldığını, ancak problem çözme becerisi gerektiren analiz ve sentez basamaklarındaki sorularda oldukça geri olduğunu belirtiyorlar. Bu durum üniversite sınav sonuçlarına da yansımış durumda.
Durum bu iken şikayet etmek yerine, dönüşüm fırsatları yaratmanın önemine inanıyorum. Bu konuda çalgı sınavları bize önemli ipuçları veriyor. Kopya çekmenin önemli olmadığı, öğrencilerin kendilerinden beklenen performansı önceden bildiği ve bu doğrultuda çalıştığı, öğrencilerin performanslarında kendi öz değerlerini ve düşüncelerini özgürce ifade edebileceği bir değerlendirme sistemi kurmak için hangi fırsatlarımız var?
Sizi bu hafta birlikte düşünmeye davet ediyorum!
Daha çok insanlarla iç içe olmak, bilgiyi paylaşmak, okul-toplum birlikteliğini iyi niyet hareketiyle birleştirerek güzel projeler yapmak iyi bir başlangıç olabilir mi?
Hayat her zaman önümüze sınavlar ve seçenekler çıkartıyor. Düşüncelerimize ve seçimlerimize göre de bize öğrenme deneyimleri ve tabiki yeni sınavlar kurgulanıyor. Her sınav, her başarısızlık bir gelişme şansı... Sınavdan düşük not almayı, sınıfta kalmayı yaşamın sonuymuş gibi görmek yerine deneyim olarak algılasaydı o genç katil olur muydu?
Hayat her zaman önümüze sınavlar ve seçenekler çıkartıyor. Düşüncelerimize ve seçimlerimize göre de bize öğrenme deneyimleri ve tabiki yeni sınavlar kurgulanıyor. Her sınav, her başarısızlık bir gelişme şansı... Sınavdan düşük not almayı, sınıfta kalmayı yaşamın sonuymuş gibi görmek yerine deneyim olarak algılasaydı o genç katil olur muydu?
Eğitim sistemimiz her yanı ile korku temelli oldukça daha çok eğitim şehidi vereceğiz. Dünya bambaşka bir bilince yükseliyor. Bu titreşimin altında kalan tüm kişiler ve kurumlar da içten içe kuruyor ve yok oluyor... Varoluşun başından beri bu düzen böyle gidiyor..
Bizim işimiz paylaşmak... Önce sevgiyi, sonra bilgiyi... İnsan neden yeni şeyler öğrenir? neden bir çalgı çalar? Bilgisini, müziğini paylaşmadıktan sonra ne kadar gelişebilir? Müziğimizi paylaştığımız kişiler kimi zaman uzmanlar olur, kimi zaman ailemiz ya da okuldaki öğrencilerimiz... Kimi zaman kötü notalar çıkar başarısız oluruz. Kimi zaman ise beklemediğimiz halde güzel tınılar oluştururuz... Hepsi yaşamın içinde vardır...
Korku ile değil sevgiyle, kaçınmakla değil cesaretle aşamalar kat etmeyi ve Ceren'in anısına güzel bir dünya kurmak için hepimize yaşam gücü diliyorum.
İnsanlığın başı sağolsun...
Yorumlar
Yorum Gönder
Katkınız için teşekkürler :)