Çocuğunuz ya da Öğrenciniz çalgıda Yavaş bir gelişim mi gösteriyor? Çözümü daha fazla dinlemek olabilir!
Çocuğunuz ya da Öğrenciniz çalgıda Yavaş bir gelişim mi gösteriyor? Çözümü daha fazla dinlemek olabilir!
Çocuğunuza çalgı dersi aldırmaya başladığınızda ya da bir öğretmen olarak meslek yaşamınızda birçok farklı öğrenciyle karşılaştığınızda gözlem mekanizması da çalışmaya başlar. Sınıftaki diğer öğrenciler acaba ne zaman çalgı çalmaya başlamıştır? Ne kadar süredir çalgı çalışıyorlardır? Hangi parçaları çalıyorlardır? Veliler nasıl çalgı dersine karar vermişlerdir? gibi bir sürü konu ilgimizi çekmeye başlar...
Ben kendi meslek yaşantım boyunca gerek klasik eğitimde gerekse Suzuki sınıflarında bazı öğrencilerin çok hızlı diğerlerinin ise daha yavaş ilerlediğini gözlemledim. Bazı öğrenciler bir parçayı kolaylıkla öğrenirken neden diğerleri için daha zor oluyordu? Bu durum sadece yetenek ile açıklanabilir mi? Ya da daha fazla çalışma miktarı ile?
Tabiki öğrenciler arasındaki müziksel gelişim hızını etkileyen birçok konu bulunuyor. Doğumundan itibaren yaşadığı müziksel çevre, ailesinin müziğe karşı tutumu, nörolojik yapı, algı hızı, bedensel farkındalık vb. gibi birçok etmen üzerinde bilim insanlarının çalışmaları bulunuyor.
Peki bu duruma nasıl çözümler üretebiliriz? sorusundan hareketle müzikle ilk ilişkilenme biçimimiz olan dinleme hakkında düşüncelerimi paylaşacağım bugün sizlerle.
Anne karnındaki varlığımızın 18. haftasından itibaren dış sesleri duymaya başlarız. 24. haftadan itibaren sese karşı daha duyarlı oluruz ve 26. haftadan itibaren de dış seslere tepki vermeye başlarız. Doğmadan önce de sesleri duyarak annemizin dinlediklerine, söylediklerine şahit olarak bu dünyaya hazırlanırız.
Yaşamımızın başlangıcı dinlemekle başlar. Bilinçli olarak çalgı eğitimi almaya başladığımız zaman da dinlemek en temel duyudur. Bu nedenle gelişime bir çözüm ya da destek aradığımızda ilk bakacağımız yerin de dinleme etkinlikleri olması oldukça doğaldır.
Öncelikle Suzuki metodunda çalmadan önce dinlemenin önemi büyüktür. Çocuklar henüz anne karnındayken güzel müzikler dinleyerek başlarlar. Doğumdan sonra da Suzuki repertuarındaki parçalar dinlenir. Çocuk çalgı dersleri almaya başlamadan önce bir grup dersinde misafir edilir ve kendi yaşıtlarının ve büyüklerinin nasıl çaldıklarını dinlemesi ve gözlemlemesi için fırsat verilir. Burada önemli olan çocuğun çalgı çalmayı kendisinin talep etmesidir.
Günümüzde müzik dinleme denildiğinde genellikle pasif bir etkinlik anlaşılmaktadır. Bir iş yaparken, spor yaparken, araba kullanırken dinlenen müzik arkada fon görevi görür. Aktif dinlemede ise amaç müziği derinlemesine dinlemektir. Çünkü müzik aynı anda birçok bilgi taşır. Ritimler, notalar, ton ve makamlar, stiller, çalgıya özgü kullanılan teknikler, besteci, eserin dönem özellikleri, çalgı toplulukları ve daha birçok farklı bilgiyi sadece bir parçayı dinlerken edinebilirsiniz. Bu bilgilerin hepsine dikkat etmek her zaman mümkün olmasa da her şeyi bir kamera gibi kaydeden beynimiz zamanı geldiğinde kendi çalgımızı çalarken bu bilgiler ile çok daha yüksek bir performans göstermemize yardımcı olacaktır.
Bu nedenle çalgı dersleri almaya başladığımız andan itibaren dinlemenin pasiften aktife bir gelişim de göstermesi gerekir. Repertuardaki parçaların her gün tekrar tekrar düzenli olarak dinlenmesi her seferinde yeni bir bilginin açılmasını sağlayacaktır.
Suzuki sınıfında bir aktif dinleme etkinliği ;)
Peki her gün düzenli dinleme etkinliği yapmak neye yarayacak? Gelişimimizi nasıl ölçebiliriz? Bunları maddeler halinde açıklamaya çalışalım.
1. Entonasyon gelişir: Entonasyon çalınan ya da söylenen seslerin doğru frekansta tınlaması demektir. Parçanın tonuna ve makamına uyarak çalmak çok önemlidir. Suzuki repertuarındaki parçaları iyi kayıtlardan dinlemeye başladıkça öncelikle doğru sesleri de duymaya başlarız. Böylece kendi çalışmalarımız sırasında doğru sese ilişkin bilgimiz olduğu için yanlış bastığımız sesleri ayırt etmek daha kolay bir hale gelir.
2. Çalgıdan çıkartılan sesler gelişir: Çalgıyı ilk öğrendiğimizde cızırtılı gıyırtılı sesler çıkarırız ve çalgı sesinin bu olduğunu düşünebiliriz. Güzel kayıtları dinlemek çalgının olanaklarını, çalgıdan çıkabilecek seslerin zenginliğini anlamak için çok önemlidir. Böylece öğrenciler kendi çalgılarından da daha güzel tınılı sesler üretmek için denemeler yapmaya başlarlar. Suzuki'nin dediği gibi güzel bir ton güzel bir ruhun simgesidir.
Dinleme her gün düzenli yapılmaz ise öğrenciler sadece haftada bir kez kendi derslerinde öğretmenlerinin çalgısından çıkan sesleri duyarlar. Bu öğretici olmaktan çok uzaktır.
Çocuğunuzla sadece haftanın bir günü bir saat konuşarak ona konuşmayı öğretebilir misiniz?!
3. Öğrenme çok daha kolay ve hızlı olur: Suzuki metodunda başlangıçta nota ile keman öğretimi yapılmaz. Hatta notaların hangileri olduğunu bile öğrencilerin kendilerinin keşfetmesi beklenir. Okuma-yazma öğrenirken de aynı süreci yaşarız. Öncelikle konuşmayı öğreniriz sonradan teorik bilgiler alıp yazmayı ve okumayı öğreniriz. Suzuki metodu da bu anadil öğrenme sürecini çalgıya aktardığı için baştan çocukların içindeki müziğin ortaya çıkması için çalışır. Bu süreçte eğer öğrenciler yeterince o parçayı dinlemişlerse kolaylıkla notaları bulabilirler! Yeterince dinlememiş olsalar bile her nota üzerinde tek tek çalışmanız gerekmez. Öğrenmeleri çok daha hızlı olmaktadır.
4. Parçayı ezberlemek çok daha kolay olur: Dinleme sayesinde parçanın trafiği daha kolay öğrenilir. Parçanın trafiğinden kasıt tekrarlanan bölümler, cümlelerin sırası, başa dönülen ya da köprü ile bitirmelik kısıma atlanan bölümlerdir. Dinleme sayesinde cümlelerin bu sırası netleşir ve farkları daha kolay anlaşılır. Nota okumayı öğrenmiş olan öğrenciler de dinlerken notaları gözden geçirirlerse çok daha hızlı parçayı ezberlerler.
5. Parçayı müzikal çalmayı sağlar: Bir parçayı çalmak demek sadece parmak numaralarına ya da yay hareketlerine dikkat etmek demek değildir! Nüanslar, artikülasyonlar, tempo değişimleri gibi bir çok müzikal bilgi de dinleme ile edinilebilir ve çalışma sırasında bu değişkenler taklit edilebilir. Çoğu zaman daha hafif ya da yüksek çalması için öğrenciyi uyarmaya bile gerek kalmaz :)
6. Hataları önler: Suzuki kayıtlarını dinlemenin en büyük faydalarından biri sonradan düzeltilmesi zor olan hatalara karşı sizi korumasıdır. Yanlış bir nota ya da ritim mi çalıyorsun? Bir de tüm hafta parçayı bu hatalar ile çalıştıysan yandın! Çünkü kas belleğine alınmış bir bilgiyi düzeltmek çok daha fazla çaba ve zaman gerektirir. Dinleme ile müziğe ilişkin farkındalık arttıkça yanlış notaları hata olur olmaz tespit etmek kolaylaşır.
7. Beklenti ve heyecan yaratır: Suzuki repertuarında ileride çalışılacak parçaların dinlenmesi öğrencilerde beklenti ve heyecan yaratır. Öğrenciler sevdikleri ve çalmaya sabırsızlandıkları, heyecanlandıkları parçalarla tanışabilirler. Bu heyecan hedeflere dönüşür: “Belki her gün çok sıkı çalışıp pratik yaparsak, önümüzdeki ay bu parçayı geçip Humoresque'e başlayabiliriz!”
8. Bilgilerin taze kalmasını sağlar: Dinleme, Suzuki metodunun tek önemli bileşeni değildir, gözden geçirme ve tekrar da önemlidir. Önceki parçaların gözden geçirilmesi, öğrencilerin onları taze tutmasına yardımcı olur. Önceden çalışılan parçaları dinlemek daha önce keşfedilmemiş müzikal bileşenleri keşfetmeyi sağlar ve performansı yükseltir. Öğrenciler bu tekrarlar sayesinde kısa sürede bir dinletiye, konsere ya da bir çalıştayda performans sergilemeye hazır olurlar. Bu da özgüvenin gelişimi için muhteşem bir fırsattır.
9. Çok ileri bilgilerle tanışmalarını sağlar: Biz insanlar doğamız gereği önce bir şeyin enerjisini sonra da bilgisini alırız. Yeni başlayan bir çalgı öğrencisi olsak da ileri seviye kayıtları dinlediğimizde tam olarak adlandıramasak da bu ileri tekniklerin (vibrato, tril, arpejler vb.) enerjilerini alırız. Bu ileri teknikleri öğrenme zamanı geldiğinde ise çok daha kolay çalabiliriz.
10. Öğretmeninizi çok mutlu edersiniz :) Her öğretmen öğrencilerinin mutlu ve başarılı olduğu görmek ister. Eğer gelişim süreci çok yavaş olursa hem öğrencide hem de öğretmende ilgi ve motivasyon düşmeye başlar.
Ben bu blog yazısını yazarken çok sevdiğim ve beğeni ile takip ettiğim Barış Özcan'ın da aktif müzik dinleme ile ilgili bir video yayınladığını görmek beni çok mutlu etti. Böyle eş zamanlılıklar çok keyifli oluyor. Siz de 17 adımda aktif dinlemenin keyfine varmak için aşağıdaki videoya bir göz atabilirsiniz :)
Çalgı özelinde aktif dinleme stratejilerini paylaşacağım bir sonraki blog yazısında görüşmek üzere.. Siz de dinleme, dinlemenin süresi, daha verimli dinleme gibi konularda soru ve görüşlerinizi benimle yorumlar kısmından paylaşabilirsiniz.
Daha başarılı olmak, hızlı gelişim göstermek ve hem kendinizi hem ailelerinizi hem de öğretmeninizi mutlu etmek için daha çok aktif dinleme yaptığınız bol müzikli bir hafta diliyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder
Katkınız için teşekkürler :)